üst menü linkler

Sarı zemin içindeki bağlantı veya açılan küçük pencereler ile diğer yazılara geçebilirsiniz.

Avusturya & Slovakya




Viyana'da oğlum bize bira ve yemek ısmarladı.


Viyana havalimanına akşam üzeri inip problemsiz olarak gümrükten geçtik ( son zamanlarda problemsiz olarak bir ülkeye giriş yapmak anormal oldu benim için). Bagajlar ile Osman ilgilenirken, büyük hacimli bagajlar çıkışında bisikletleri bekledim. Bisikletlerde problemsiz olarak geldiler, bisikletin geldiği alanda Alman bir çift bisikletlerini monte etmekte idiler. Bizde burada yapılabiliyormuş diyerek montaja başladık. Hiç bir görevli burada ne yapıyorsun git dışarıda işini hallet (beklentim bu yönde idi) demedi. Montaj bittikten sonra kutuyu nereye götürelim diye sorduğumuzda az ileriyi gösterip biz alırız dediler.

Oğlum bir arkadaşı ile bisikletle şehir merkezinden bizi karşılamaya gelmişti. 4 bisikletli olarak, alışık olmadığımız güvenli bisiklet yollarından yönlendirme tabelalarını takip ederek merkezdeki eve ulaştık.

Bir tam günü Viyana içinde dolaşarak geçirip, uygar bir şehirde bisiklet nasıl kullanılır diye beyin ayarlarımızı değiştirdik.

Trafik ışıklarında beklemeye başladık, yerdeki bisiklet yolu çizgilerinin içinde kalarak istediğimiz her yere gidebileceğimizi tekrar hatırladık. ( 2012 yılında da yine Osman'la Viyana da pedallamıştık.) Trafik ışıklarının olmadığı yaya geçitlerinde bisikletin tekerini dahi yola gösterince araçların durup bize yol verdiğini tekrar hatırladık. Bisiklet yolunda 15km süratle lay lay lom giderken, Viyanalı bisikletçilerin en az 20 km süratle yanımızdan geçmelerini yada arkamızda saygı ve sessizlik içinde beklediklerini yine fark ettik.

Şehir içerisinde kadın erkek çok bisikletli vardı. Bisikletlerin tipinden bisikleti şehir içi ulaşım amaçlı kullandıkları belli oluyordu. Disk frenli bisiklet nerede ise yoktu. Bizdeki gibi satıcıların/üreticilerin  yönlendirmesine yerine, bilinçli kullanıcının tercihine uygun parçalar monte edilmişti bisikletlere.

Bisikletlerde zil, jant telleri üzerinde reflektör, çalışır vaziyette ön ve arka farlar mecburi olup, (trafik kuralları içerisinde web sayfasında da yazıyor.)  eksik olan bisikletlere ceza kesilebiliyor. Ceza yiyen bir kaç kişi tanıyorum.  Kask takmak mecburi değil, ama %60-70 kasklı idi.

Türkiye'den yeni gelmiş olmanın etkisi ile gördüğümüz her fiyat etiketini TL'ye çevirince bir an önce Viyana'dan ayrılmamız gerektiğini hatırlayıp, ikinci gün Avusturya Eurovelo-6 yollarına attık kendimizi.

Viyana kırsalında, Türkçe ikinci dil olarak kullanılmış. Sevinsem mi , üzülsem mi karar veremedim. Doğada mangal yapma kuralları anlatılıyor.


2016 da "Şimdi hareket zamanı" ( Now we Move) ekibi ile Bratislava-Viyana arasını pedallamıştım. 
2016 turundan bir anı. Yerde uzun oturan tabii ki ben.Soldan sağa üçüncü oğlum.


Bu sefer Viyana-Bratislava olarak, güvenli ve düzgün zeminli yollardan, yolun bir kısmını yağmur altında olmak üzere, rahat bir sürüş sonrası Bratislava şehir sınırına ulaştık. (daha önce ziyaret ettiğim için) şehir içerisine girmeden bisiklet yolu üzerindeki ilk kafeye girdik. Bira fiyatı 1,5€ olunca neşemiz yerine geldi, geldiğimiz 80 km yi anında unuttuk. Viyana da en ucuz 4€ dan başlıyordu fiyatlar. 

Osman yağmurda ıslanınca yüzüne nur geldi.

Bira molası sonrası yola devam edip, Tuna'nın kuzey tarafına geçip şehir dışına çıktık. Yol genelde Tuna nehrine paralel  ve nehirden 50 ila 100 metre uzaklıkta seyrediyordu. Nehir kenarında genelde yüksek kavak ağaçları olup, nehrin iki tarafında yeşil yüksek bir duvar nehire eşlik ediyordu. Yolun Tuna'dan uzaklaştığı yerlerde bu yüksek duvarı uzaktan görüp nehrin yerini tahmin edebiliyorduk.

Maps.Me  ve Google haritalardan çadır kurmaya uygun yerleri kabaca belirlemiştim. Ağaçların arasında nehre doğru bir patika ve boşluk görünce Osman'a buraya dalalım dedim. Nehre sıfır konumda ahşaptan barakalardan oluşan bir mekana geldik. Barakaların sezonda kullanıldıklarını fakat boş olduğunu tespit edip, yağmur almayan bir saçak altında çadırda ilk gecemizi geçirdik.







Turumuzun ikinci gününde Tuna nehrinin kenarında bentin üzerinde olmamıza rağmen sevimsiz bir yolda pedalladık. Sağ tarafımız Tuna, fakat bentin nehir tarafı siyah katranımsı bir madde ile kaplı.  Yol beton bloklardan oluşuyor. Aşağıdaki foto. Bu arada mekanize bir yöntemle otlar biçiliyor. 


Bir süre sonra Eurovelonun yönlendirdiği yol tamamen çakıllarla kaplandı. 26*2.00 balon lastikler ile ben yine de oldukça konforlu idim ama Osman 28 jant ince lastikler ile epeyce zorlandı.

Çakıllar yer yer oldukça derindi
Eurovelo yetkililerine mesaj göndermek amaçlı, senaryo gereği Osman yerlerde

Bratislava'dan sonra Tuna'nın güney tarafından gitse idik, Macaristan'a daha erken girecektik.  Bir dahaki sefere gidersem, yada bu yazıyı okuyan birileri tavsiyemi uygulayabilir.

Slovakya Avusturya'dan sonra çok ucuz kaldı, hatta Macaristan'dan bile daha ucuzdu.

Slovakya'da son noktamız Komárno şehri oldu. Buradan bir köprü ile kardeş şehir olan Komárom (Macaristan) şehrine geçtik. Çadır kurma saati yaklaştığı için her iki şehirde de fazla oyalanmadan Estergon yönüne doğuya doğru devam ettik.


Komárno, Slovakya'daki son noktamız.  (iki ülke geride kaldı)






Aşağıdaki bağlantılardan diğer yazılara geçebilirsiniz.


Önsöz

Turla ilgili aklıma ilk gelenler

Günlük yol haritaları

Batı Macaristan

Budapeşte

Güney Macaristan

Sırbistan

Romanya

Romanya Urluia Köyü

Bulgaristan


Farklı dönemdeki gezilerim için :